
Bilimsel İş Birliği İçin Akademisyen Ararken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Bilimsel iş birliği aramak, bazen Tinder'da doğru kişiyi bulmaya çalışmak gibidir: bolca kaydırma, azıcık umut, bolca “Bu değil.” hissi. Ama iyi haber: doğru akademisyeni bulmak, sanıldığı kadar imkânsız değil. Yeter ki nereden ve nasıl bakacağınızı bilin.
İşte bu yazıda, proje ortağı olarak bir akademisyenle çalışmayı düşünen herkesin işine yarayacak birkaç içten, biraz gülümseten ama bir o kadar da işe yarayan öneriyle karşınızdayım.
1. Önce Ne Aradığını Bil
Bir gün bir start-up kurucusu şöyle dedi:
“Hocam bize bir akademisyen lazım, ama her şeyi de bilecek... Mümkünse kuantum da bilsin, ama grafik tasarımdan da anlasın.”
İşte bu noktada hepimiz durup derin bir nefes alıyoruz.
Akademisyenler süper kahraman değildir. (Çoğu zaman pelerinleri de yoktur.)
İlk iş: projenizin tam olarak neye ihtiyacı olduğunu belirleyin. Yani uzmanlık alanı, çalışma geçmişi, hatta varsa önceki projeleri. Unutmayın, ne aradığını bilmek işin yarısıdır.
2. Akademisyenin Yolu Yayından Geçer
Evet, akademisyeni CV’sinden değil yayından tanırsınız. Google Scholar, ResearchGate, Akademik Arama Motorları... Bu mecralar, akademisyenlerin gerçek dünyadaki "portfolyoları" gibidir.
Ama dikkat:
“Hocamın makalesini okudum ama hiçbir şey anlamadım.”
çok yaygın bir cümledir.
Sorun sizde değil, makale "bilimce" yazılmıştır. 🙂
Sadeleştirme, özet okumak ve hatta bazen direkt kendisine sormak en pratik yoldur.
3. İletişim Kurarken Bilimsel Değil, İnsan Olun
Yani şöyle yazmayın:
"Sayın Hocam, multidisipliner bir bağlamda kurgulanan projemizde, sizinle epistomolojik bir iş birliği yapmak isteriz."
Bunun yerine:
"Merhaba hocam, [konu] üzerine yürüttüğünüz çalışmaları ilgiyle takip ediyorum. Biz de benzer bir alanda bir proje geliştiriyoruz. Uygun görürseniz, kısa bir görüşme ayarlamak isteriz."
Yani, sıcak ama saygılı, net ama boğucu olmayan bir ton bulun.
Akademisyenler de insan, kahvesini karıştırırken gelen düzgün bir e-posta karşısında “Hmm, neden olmasın?” diyebilir.
4. Bir Akademisyenin Zamanı Kıymetlidir (Çünkü Yoktur)
Bir akademisyene “Sadece 15 dakikanızı alacağız” dediğinizde içinden “Beni kandıramazsınız” diyebilir. Çünkü:
- Danışmanlıklar,
- Dersler,
- Tez öğrencileri,
- Yarı zamanlı kriz yönetimi...
Bu nedenle saygılı olun.
Zaman konusunda net olun. Toplantıyı uzatmayın, gündemle gidin.
Ve eğer proje netleşmeden görüşmek istiyorsanız, bunu da dürüstçe belirtin.
5. Sadece Ünvan Değil, Uyum Arayın
Bazı akademisyenler yayın makinesi gibidir, ama iletişim kopuktur. Bazıları daha az yayın yapar ama süper anlatır, birlikte çalışmak keyiflidir.
Bir projeyi yürüten sadece zihin değil, aynı zamanda ekip dinamiğidir.
Akademik başarı kadar kişilik uyumu da önemlidir.
Zira “Hocamız çok bilge ama WhatsApp’tan yazınca 3 hafta sonra döndü.” demek, projeyi felce uğratabilir.
6. Teşekkür Edin (Ve Cidden Edin)
İlk toplantıdan sonra e-posta atın, teşekkür edin.
Küçük bir teşekkür, akademik dünyada koca bir “Seninle çalışmak isterim” anlamına gelir.
Bonus puan:
Toplantı sonrası 1-2 satırlık bir özetle, konuşulan konuları toparlayın.
Bu size ciddi bir artı kazandırır.
Hatta belki de ilk adımı atan taraf siz olursunuz.
Sonuç: Bilim Adamı Değil, Bilim Ortağı Arıyorsunuz
Bir akademisyen ararken sadece CV değil, bir yol arkadaşlığı arıyorsunuz.
Bu ilişki; biraz sabır, biraz espri anlayışı, bolca netlik ve karşılıklı güven ister.
Ama doğru kişiyle bir araya gelince, işler gerçekten uçar.
İşin sonunda bilim yapıyorsunuz, ama insanlarla.
O yüzden bazen en sağlam bilimsel iş birliği, “Hocam sizi ararken aslında ne kadar zor bir yol olduğunu fark ettim” cümlesiyle başlar.
Ve oradan gerçek işler doğar.